T.C.
GAZİOSMANPAŞA
ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER
ENSTİTÜSÜ
ANADOLU XII-XIII.YÜZYIL TÜRK HAMAMLARI ÖRNEKLERİ
Hazırlayan
HİLMİ ALP
Danışman
YRD.DOÇ.DR.ŞENGÜL DİLEK
FUL
Yıkanılacak sıhhi
yerlere, genel olarak verilen ad. Hamam, özel bir düzenle ısıtılarak, sıcak
vesoğuk suyu bulunan ve üzeri kubbeli, kagir yapıdır. Şimdikiler
ise genellikle betondur
Hamamın çok eski bir
tarihi vardır. Hamam daha Romalılar zamanında biliniyordu. Vezüv Yanardağının
patlamasından sonra küller altında kalan Pompei şehrinde yapılan kazılar,
Romalıların kullandıkları hamamları ortaya çıkarmıştır. Bu hamamların yalnız temizlik için değil, zevk ve
eğlence için de yapıldığı anlaşılmaktadır. Romalılarda sınıf farkı olduğu için,
hamamlarda kölelerle asillerin giriş kapıları ve yıkandıkları yerler ayrılmıştı.
Roma hamamlarında ayrıca buhar banyosu yeri, soğuk ve sıcak su havuzları da
vardı.
1.Türk Hamamları Hakkında Genel Bilgiler
Hamam, özel bir düzenle ısıtılan sıcak
ve soğuk suyu bulunan, yıkanma amacıyla kullanılan yapı.
Hamamın tarihi Antik
Romalılar'a kadar uzanır. Vezüv yanardağının patlamasından sonra
küller altında kalan pompeyi şehrinde yapılan kazılar, Romalılar'ın
kullandıkları hamamları ortaya çıkarmıştır. Bu hamamların yalnız temizlik için
değil, zevk ve eğlence için de yapıldığı anlaşılmaktadır. Romalılarda sınıf
farkı olduğu için, hamamlarda kölelerle asillerin giriş kapıları ve
yıkandıkları yerler ayrılmıştı. Roma hamamlarında ayrıca buhar banyosu yeri,
soğuk ve sıcak su havuzları da vardı.
Natır
Hamamda çalışan ve müşterileri yıkayan kadınlara
denir.
Tellak
Hamamda çalışan ve müşterileri yıkayan erkek kişilere
denilir.
Türk Hamamları ve özellikleri
Türk hamamları
başlıca üç kısma ayrılır:
·
Soyunma yerleri
·
Yıkanma yerleri:
·
Soğukluk,
·
Hamam (Sıcaklık);
1.1.Soyunma
yerleri
Geniş bir sofa ve
çevresinde bölmeli sekiler bulunur. Yıkanan kimseler, bu sekilerde uzanıp
dinlenirler.
1.2.Yıkanma
yerleri
Soğukluktan geçilerek
girilen hamam kısmına denir. Burası da bazı bölümlere ayrılır: Kurna başı denilen herkesin teker teker yıkandığı
yer, halvet adı verilen kapalı ve yalnız başına
yıkanma hücreleri. Bir de üzerine uzanıp ter dökülen göbek taşı bulunur. Burası, hamamın mermer kaplı
zemininden daha yüksek yapılmış ve çeşitli geometrik şekillerde olabilen
yerdir.
1.3.Isıtma
yeri – Külhan
Hamamın altında olup burada ateş yanar. Ateşten
yükselen alev ve duman, mermer zeminin altındaki özel yollardan, duvar
içlerinden geçer, tüteklik adı verilen bacadan çıkar.
Külhandaki ocağın üzerinde sıcak su kazanı, onun da üzerinde soğuk su deposu
bulunur. Ocağın dip kısmındaki birkaç kanal, hamamın yıkanma yerinin
ortasındaki göbek taşının altına kadar uzanır. Ocakta yanan odunların tesirli
alev ve dumanları, bu kanallardan göbek taşının altına gider. Bu taşın
altındaki karanlık yer çok ısındığından buraya cehennem denir.
Çarşı
hamamları, haftanın belli günlerinde kadınlara, başka günlerde erkeklere
açıktır. Çifte hamam olanlar ise birbirine bitişik iki hamam
olup, biri kadınlara, diğeri erkeklere ayrılmıştır. Bu hamamlar her gün
açıktır.
İstanbul'un
hamamları bütün dünyaca tanınmıştır. Eski oluşu bakımından Bayezit,
Çemberlitaş, Hoca Paşa, Fındıklı hamamları, Fatih'te
Mehmedağa hamamı vs. vardır. Ayrıca zamanla tahribata dayanamayıp yıkılmış
hamamlar da bulunuyordu. Hele meşhur konak hamamlarından hemen hiçbiri bugün
kalmamıştır. Yalnız Saray hamamları (Topkapı ve Dolmabahçe), ayrı
devirlerin mimarlık abidelerine örnek olarak, bugün İstanbul'u süslemektedir.
Bunlardan başka, Bursa'nın tabii
sıcak ve kükürtlü sularıyla meşhur kaplıca hamamları, Gönen kaplıca hamamları ve Türkiye'nin
dörtbir yanında serpiştirilmiş kaplıca ve normal hamamlar da vardır.
Türk
hamamlarının bir değişik tarafı da, buhar banyosu esasına dayanan Fin hamamı oluşlarıdır.
Bugün dünya spor aleminde, çabuk terleyerek, çok kilo vermek için bu
hamamlardan faydalanılmaktadır. Bu bakımdan Türk
Hamamlar, uzun müddet
kalmamak şartıyla, sıcak su ve sabunla yapılacak vücut temizliği için iyi bir
yıkanma ve temizlenme yerleridir. Hamamda terleyen vücudun, bir bez veya
süngerle ovularak yıkanması, vücutta kan dolaşımını kolaylaştırarak insana
rahatlık verir.
Hamamlarda
yıkananların adabı muaşeret kaidelerine uyması gerekir. Hamamda fazla kalmak,
sıcaktan soğuğa, soğuktan sıcağa zaman zaman çıkmak da vücuda zararlı olabilir.
Sağlık sorunlari olan kişilerin çok sıcak suda yıkanmaları tehlikelidir.
2.XII-XIII Yüzyıl Hamam Örnekleri
2.1.Hunad(Mahperi Sultan) Hamamı
Yeri ve bugünkü durumu:Hamam, Kayseri’nin merkezinde, içkaleyi çeviren ikinci sıra
surun dışında ve Hunad Camiinin batısındadır.Çevresindeki zemin kotunun zamanla
yükselmesi yüzünden, kısmen toprağa gömüşmüş, fakat sağlam ve faal durumdadır.
Mimarisi ve tezyinatı: Bu çifte hamam, güney-doğu, kuzey-batı istikametinde uzanan, büyükçe
bir sahayı işgal etmektedir. Kuzey-doğu yani cami tarafındaki kısım erkeklere,
güney-batı taraftaki daha küçük olan kısım ise kadınlara mahsustur. Takriben 3.50x13.30 m.
Ebadındaki erkekler kısmının soyunma mahalline kuzey-batı cepheye açılan basık
kemerli bir kapıdan girilmektedir. Bunun önüne, yakın tarihlerde ahşap bir
camekan ilave edilmiştir. Ahşap direklerin desteklediği, ahşap bir tavanla
örtülmüş bulunan bu mahal kuzey-batı ve kuzey-doğu cephelerdeki dikdörtgen alt
pencerelerle aydınlatılmıştır. Soyunma mahallinin güney-doğusundaki bir kapı
ile 4.50x6.60 m. Ölçüsündeki soğukluğa geçilmektedir. Burası, iki baştaki
yuvarlak, ortadaki kare olmak üzere üç
adet tepe ışıklığını ihtiva eden sivri biri tonozla örtülmüştür. Batı taraftaki bir kapı, 1.40x4.70
m. Ölçüsünde olan helaya geçit vermektedir. Bunu üstü, iki uçtan yarım değirmi
tonozlarla desteklenen ve ortasında dairevi birışık gözü bulunan, eliptik bir
kubbe ile örtülmüştür. Soğukluğun güney-batı köşesinden merkezi bir kubbenin
örttüğü mekan etrafında,aksiyal olarak tertiplenmiş dört eyvan ve köşe
halvetlerinden ibraret sıcaklığın kuzey-batı eyvanına girilmektedir.3.70x3.70
m. Ölçüsündeki eyvanlar, sırtlarında yuvarlak birer ışık gözü bulunan, sivri
tonozlarla örtülmüşlerdir. Kuzey-batı eyvanında, sıcaklığa giriş kapısının
solunda, kapı ebadında, derince bir niş
dikkati çekmektedir. Güney-doğu eyvanının gerisinde görülen 50cm. genişliğindeki
pencere, hamamın güney-doğu ceğhesi boyunca uzanan, beşik tonozlu su deposuna
açılmaktadır. Eyvanlar arasındaki kapılar ile girilen köşe halvetleri,takr,ben
3.70x3.80 m. Ölçüsünde olup üstleri, üçgen binginlerle duvarlara
oturtulmuştur.Hamamın erkekler kısmında, cümle kapısının ampir üsluptaki basit
silmeli çerçevesi kadınlar kısmında ise, soyunma mahallinden aralığa geçit
veren kapının dilimli kemeri, bazı kubbelerin mukarnaslıbinginleri ile sıcaklık
kubbesinin mukarnaslı etek silmesi dışında, hiçbir önemli tezyini eleman
görülmemektedir.
2.2.Pervane Hamamı
Tokat Kâbe-i Mescit
Mahallesi’nde bulunan bu hamamın yapım tarihi ile ilgili yeterli bilgi
bulunmamaktadır. Bununla beraber Pervane Darüşşifası ile birlikte Selçuklu
Veziri Muinüddin Pervane tarafından 1275 yılında yapıldığı sanılmaktadır.
Günümüzde toprak zemininin altında kalmış olan bu hamamın kadın ve erkekler kısımlarının birbirine simetrik iki ayrı bölüm olarak yapıldığı anlaşılmaktadır. Belediye tarafından 1951’de yapılan restorasyon sonucu özelliğini tümü ile yitirmiştir.
Günümüze gelen orijinal kalıntılarından kesme taştan yapıldığı, soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana geldiği anlaşılmaktadır[3].
Günümüzde toprak zemininin altında kalmış olan bu hamamın kadın ve erkekler kısımlarının birbirine simetrik iki ayrı bölüm olarak yapıldığı anlaşılmaktadır. Belediye tarafından 1951’de yapılan restorasyon sonucu özelliğini tümü ile yitirmiştir.
Günümüze gelen orijinal kalıntılarından kesme taştan yapıldığı, soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana geldiği anlaşılmaktadır[3].
2.3.Mustafa Ağa Hamamı
Tokat Sulu Sokak’ta, Takyeciler Camisi’nin kuzeyinde bulunan bu hamamın kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Bununla beraber yapı üslubundan Selçuklu döneminde, XIII. Yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır.
Hamam çifte hamam plan düzeninde, kadın ve erkekler bölümleri ayrı ayrı olmak üzere moloz taştan yapılmıştır. Hamam soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştir. Soyunmalık ve ılıklığın üzeri birer tuğla kubbe ile örtülüdür.
Günümüzde onarılmış, özelliğinden büyük ölçüde uzaklaşmış olup, halen kullanılmaktadır[4].
Tokat Sulu Sokak’ta, Takyeciler Camisi’nin kuzeyinde bulunan bu hamamın kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Bununla beraber yapı üslubundan Selçuklu döneminde, XIII. Yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır.
Hamam çifte hamam plan düzeninde, kadın ve erkekler bölümleri ayrı ayrı olmak üzere moloz taştan yapılmıştır. Hamam soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştir. Soyunmalık ve ılıklığın üzeri birer tuğla kubbe ile örtülüdür.
Günümüzde onarılmış, özelliğinden büyük ölçüde uzaklaşmış olup, halen kullanılmaktadır[4].
2.4.Sultan Hamamı (Merkez)
Tokat il merkezinde bulunan bu hamamın kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi bilinmemektedir. Restorasyonlar sonucunda orijinalliğini tümü ile yitirmiştir. Hamamın XIII. Yüzyılda Selçuklu döneminde yapıldığı sanılmaktadır.
Kesme ve moloz taştan yapılan hamam soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştir. Bu bölümlerin üzeri tuğla kubbelerle örtülmüştür. Günümüzde halen kullanılmaktadır[5].
Tokat il merkezinde bulunan bu hamamın kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi bilinmemektedir. Restorasyonlar sonucunda orijinalliğini tümü ile yitirmiştir. Hamamın XIII. Yüzyılda Selçuklu döneminde yapıldığı sanılmaktadır.
Kesme ve moloz taştan yapılan hamam soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştir. Bu bölümlerin üzeri tuğla kubbelerle örtülmüştür. Günümüzde halen kullanılmaktadır[5].
2.5.Bekir Çavuş Hamamı
Divriği Ulu Camiinin 100 m. Batısında yer alan
hamam,Mengücekoğulları Döneminde Ahmet Şah tarafından, Darüşşifanın yakınına
hayır amacıyla yapılmış ve 20.yy. başlarına kadar çalıştığı, daha sonra terk
edilen hamamın giderek yıkılıp çöktüğü yazılı kaynaklardan anlaşılmaktadır.
Hamam
önemli ölçüde toprak altında kalmış olup,Doğu yönde hamam hücre kubbeleri ile
yol hemen hemen aynı seviyeye gelmiş durumdadır. Soyunmalığın bulunduğu Kuzey
cephede de hamamın üst sevileri yaklaşık mevcut yol seviyesine yakın durumdadır.
Sadece Güneyde hamam külhanının bulunduğu kısımda mevcut yapının zeminden 1-2
m. yukarıda olduğu görülmektedir. Çalışma başlamadan önce yapılan ilk
incelemede Hamamın Külhan kısmının oldukça sağlam ve iyi korunmuş olduğu
görülmüştür. Külhan kısmı hamam zemininden daha yüksek olup orta kısmı açık,
iki yan kısım ise beşik tonozla örtülüdür. Açık olan orta kısımda iki kademeli
bir çukur olup taş örgü olan dıştaki kısım220 cm. açıklığında ve derinliği100
cm. dir. İçteki tuğladan örülmüş kademe ise150 cm. çapında ve derinliği45 cm.
dir. Bazı çukurlardan Kuzey-Güney yönde, Güney de hamam dışına açılan Kuzeyde
ise hamam içine açılan63 cm. genişliğinde100 cm. yüksekliğinde kanal mevcuttur.
Halvet kısmı haçvari planlı ve köşe hücreli olan hamamın özellikle Doğudaki
hücrelerden sağdaki civar evlerden atılan çöp dolgusu ile, soldaki ise
toprak dolgu ile yaklaşık kubbe seviyesine kadar dolmuş durumda idi. Hamamın
genel olarak zemin kısmı toprak ve çöp altında olup duvarlarla ilgili
mimari belirgin olsa bile zeminin yapısı hakkında bir fikir edinmek mümkün
değildi. Soyunmalık kısmı ise tamamen toprak altında bulunuyordu. 21-26
Nisan 2003 tarihleri arasını kapsayan ilk çalışmada hamamın içinde bulunan çöp
ve toprak dolgular kaldırılmış, ılıklık bölümüne kadar hamamın içi tamamen
temizlenmiştir. Çalışmalar sırasında hamamın taş direkler üzerine sal taşları
döşenerek oluşturulan kanallar vasıtasıyla alttan ısıtmalı sistemle çalıştığı
görülmüştür. Sıcaklık bölümünde zemin parkeleri bazı yerlerde zeminde kayma ve eğilme
olmakla birlikte gayet iyi muhafaza edilmiştir. Göbek taşı kısmında göbek
taşına rastlanmamıştır. Sıcaklık kısmında pis suyu tahliye amacıyla dairesel
biçimde, orta kısmı hücre önlerinden dolaşan bir su toplama ve tahliye kanalı
gayet açık bir şekilde ortaya çıkarılmıştır. Hücre ve yıkanma yerlerinin
duvarlarında su tesisatının geçtiği boru yerleri bellidir. Ilıklık kısmında bir
adet kurna ortaya çıkarılmıştır. Çalışmalar sırasında hamamın dış
duvarlarının belirlenmesi amacıyla Doğu duvarı ile hamam duvarı
arasındaki toprak1 m. derinliğinde kazılarak doğu duvarı açığa çıkarılmıştır.
Güney duvarı açıkta olan hamamın belirgin olmayan Kuzeybatı kesimi de
temizlenerek ortaya çıkarılmıştır.Hamamın ılıklık kısmında sağdaki odanın
zemini sağlam olarak ortaya çıkarılmış olup soldaki kısım çalışmadan önce çukur
vaziyette bulunmaktaydı.Sürekli yağan yağmurlar nedeniyle hamamdaki temizlik
çalışmalarına 26 nisan 2003 tarihinde ara verilmiştir. Daha sonra 22-25 Mayıs
tarihleri arasında 4 gün süreyle temizlik çalışmasına devam edilmiş ve hamamın
soyunmalık kısmı açığa çıkarılmıştır[6].
2.6.Ilgın
Hamamı(Kaplıcaları)
Romalılar
Zamanı
Romalılar zamanında "Tyriacum"
adıyla bilinen Ilgın, Justiniandevrinde, ülkenin
ünlü kaplıcaları arasındadır. Ilgın'ın eski Tiberiopolis olduğu, yakınında balığı bol bir göl
bulunduğu ve sıcak su kaynaklarının çok şifali tesirlerinin görüldüğü
bilinmektedir.
Bu dönemde Kaplıca, benzerlerini
Yurdumuzun diğer yörelerinde de gördüğümüz Roma devri sıcak su hamamları gibi,
kaynağının etrafı mermerlerle düzenlenmiş, üzeri örtülü banyo ve dinlenme
yerleri bulunan bir mimari yapıya sahipti. Bu gün Kaplıca'nın yakın çevresinde
gördüğümüz mimari parçalar, o devrin izlerini taşımaktadırlar.
Selçuklu
Zamanı
Ilık Su, Ilgın" adıyla bilinen
Kaplıca'ya, Selçuklu Sultanı I.
Alaeddin Keykubad'ın,
aslan başlı iki mermer lüleden su akıtılan bir havuzun bulunduğu üzeri kubbeli
sıcaklık ile camegah yaptırdığını biliyoruz. Bu
yapıya ait, daha sonra kaybolan kitabe metni,
kaynaklarda şöyle verilmektedir.
Deprem ve savaş gibi sebeplerle
yıkılan hamam, 1267 yılında Sultan III.
GıyaseddinKeyhüsrev zamanında, Sahip
Ata Fahrettin Ali tarafından Mimar Kaluyan
el-Konevi'yeinşâ ettirilmiştir. Kadınlar bölümünün giriş kapısı üzerindeki
dilimli iki kemer içindeki kitabe, celisülüs hatlı ve 666/1267 tarihlidir. Evliyâ
Çelebi, nikris hastalığına
tutulan Sultan I.
Alaeddin Keykubad’ın
Ilgın kaplıcasında şifâ bulduğunu ve bu yapıyı yaptırdığını anlatmaktadır.
Sultan I.
Alaeddin Keykubad zamanında soyunma ve sıcaklık
kısımları bulunan yapının, daha sonra yıkılması sonucunda 1267 yılında Sahip Ata'nın, han, zaviye ve kaplıcadan oluşan bir külliye yaptığı anlaşılmaktadır.
Ünlü Türk mütefekkir(düşünür) ve Mutasavvıf Mevlana Celaleddin, hem sağlık imkânlarından faydalanmak ve hem de ılıca ve pazarları
sebebiyle buraya gelen çeşitli insanlarla sohbet ederek, fikirlerini onlara
açıklamak üzere, hemen her yıl yaz mevsiminde, aile ve dostlarıyla birlikte
buraya gelerek bir süre istirahat ederdi.
Osmanlılar Zamanı
Osmanlı döneminde Sultan
Abdülmecid zamanında kaplıca'nındahilinde mevcut kitabesinden anlaşıldığına göre
yapı, Hicri 1256 (Miladi 1840) yılında, Ilgın eşrafından ve Türkmen
BeylerindenHacı Numan Efendi tarafından
da tekrar tamir edilmiştir. Günümüze gelinceye kadar birçok defa tamirat
görmüştür.
Kaplıcanın
özellikleri
İçeriğinde potasyum , sodyum, amonyum, kalsiyum, magnezyum, demir, alüminyum, klorür, nitrat, sülfat ve hidrokarbonat bulunmaktadır. Toplam
mineralizasyonu : 943.13 mg/l. Ortopedik ve nörolojik hastalıklarla
romatizmal hastalıkların kronik tedavilerinde rehabilitasyon amacı ile
kullanılması uygundur. Sağlık Bakanlığınca tespit edilmiş tedavi özellikleri
tesis bazında ayrıca verilmiştir. Anadolu Hamamları içerisinde Ilgın
Kaplıcası'nın, gerek tarihi, mimari ve gerekse tıp tarihi, toplum sağlığı
açısından büyük önemi vardır.
2.7.Yoncalı
Kaplıcaları
I. Alâeddin Keykubat sefere çıkarken kızı Gülümserhatunuda da yanına
almış fakat nedeni bilinmeyen bir hastalıktan dolayı ve askerler arasında bir
salgından korktuğu için kızını bugünkü Yoncalımızda bırakarak sefere devam
etmek zorunda kalmıştır.
Kızının yanına çok güvendiği bir askerini ve onlara sefer dönüşüne yetecek kadar erzak bırakarak ayrılmışlardır. Gülümser hatunun yanında kalan Görevli asker garip bir hadise fark etmiş, yaralı hastalıklı bir tilki her gün ikindi vakti önlerinden geçerek az ilerdeki
Kızının yanına çok güvendiği bir askerini ve onlara sefer dönüşüne yetecek kadar erzak bırakarak ayrılmışlardır. Gülümser hatunun yanında kalan Görevli asker garip bir hadise fark etmiş, yaralı hastalıklı bir tilki her gün ikindi vakti önlerinden geçerek az ilerdeki
bir bataklığa girer biraz oyalanır daha sonrada temiz
bir suda durulandıktan sonra gidermiş ve günden güne iyileşirmiş.
Bunu gören asker aynı işlemi Gülümser hatun için yapmış ve gülümser hatun gün geçtikçe kendine gelmeye başlamış. Sefer dönüşü karşısında kızını sapasağlam gören Alâeddin Keykubat durumu öğrendikten sonra hemen oraya şimdiki tarihi hamamı ve Camii yaptırmıştır.
Bunu gören asker aynı işlemi Gülümser hatun için yapmış ve gülümser hatun gün geçtikçe kendine gelmeye başlamış. Sefer dönüşü karşısında kızını sapasağlam gören Alâeddin Keykubat durumu öğrendikten sonra hemen oraya şimdiki tarihi hamamı ve Camii yaptırmıştır.
BİLGİLER ÖZETLENMİŞTİR.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder