English French German Spain Italian Dutch Russian Portuguese Japanese Korean Arabic Chinese Simplified

ANADOLU XII-XIII.YÜZYIL TÜRK HAMAMLARI ÖRNEKLERİ


T.C.
GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ANADOLU XII-XIII.YÜZYIL TÜRK HAMAMLARI ÖRNEKLERİ


Hazırlayan
HİLMİ ALP

Danışman
YRD.DOÇ.DR.ŞENGÜL DİLEK  FUL

TOKAT – 2015




Yıkanılacak sıhhi yerlere, genel olarak verilen ad. Hamam, özel bir düzenle ısıtılarak, sıcak vesoğuk suyu bulunan ve üzeri kubbeli, kagir yapıdır. Şimdikiler ise genellikle betondurhamam
Hamamın çok eski bir tarihi vardır. Hamam daha Romalılar zamanında biliniyordu. Vezüv Yanardağının patlamasından sonra küller altında kalan Pompei şehrinde yapılan kazılar, Romalıların kullandıkları hamamları ortaya çıkarmıştır. Bu hamamların yalnız temizlik için değil, zevk ve eğlence için de yapıldığı anlaşılmaktadır. Romalılarda sınıf farkı olduğu için, hamamlarda kölelerle asillerin giriş kapıları ve yıkandıkları yerler ayrılmıştı. Roma hamamlarında ayrıca buhar banyosu yeri, soğuk ve sıcak su havuzları da vardı.



1.Türk Hamamları Hakkında Genel Bilgiler

Hamam, özel bir düzenle ısıtılan sıcak ve soğuk suyu bulunan, yıkanma amacıyla kullanılan yapı.
Hamamın tarihi Antik Romalılar'a kadar uzanır. Vezüv yanardağının patlamasından sonra küller altında kalan pompeyi şehrinde yapılan kazılar, Romalılar'ın kullandıkları hamamları ortaya çıkarmıştır. Bu hamamların yalnız temizlik için değil, zevk ve eğlence için de yapıldığı anlaşılmaktadır. Romalılarda sınıf farkı olduğu için, hamamlarda kölelerle asillerin giriş kapıları ve yıkandıkları yerler ayrılmıştı. Roma hamamlarında ayrıca buhar banyosu yeri, soğuk ve sıcak su havuzları da vardı.
Natır
Hamamda çalışan ve müşterileri yıkayan kadınlara denir.
Tellak
Hamamda çalışan ve müşterileri yıkayan erkek kişilere denilir.
Türk Hamamları ve özellikleri
Türk hamamları başlıca üç kısma ayrılır:
·        Soyunma yerleri
·        Yıkanma yerleri:
·        Soğukluk,
·        Hamam (Sıcaklık);
·        Isıtma yeri (Külhan)

1.1.Soyunma yerleri

Geniş bir sofa ve çevresinde bölmeli sekiler bulunur. Yıkanan kimseler, bu sekilerde uzanıp dinlenirler.

1.2.Yıkanma yerleri

Soğukluktan geçilerek girilen hamam kısmına denir. Burası da bazı bölümlere ayrılır: Kurna başı denilen herkesin teker teker yıkandığı yer, halvet adı verilen kapalı ve yalnız başına yıkanma hücreleri. Bir de üzerine uzanıp ter dökülen göbek taşı bulunur. Burası, hamamın mermer kaplı zemininden daha yüksek yapılmış ve çeşitli geometrik şekillerde olabilen yerdir.

1.3.Isıtma yeri – Külhan

Hamamın altında olup burada ateş yanar. Ateşten yükselen alev ve duman, mermer zeminin altındaki özel yollardan, duvar içlerinden geçer, tüteklik adı verilen bacadan çıkar. Külhandaki ocağın üzerinde sıcak su kazanı, onun da üzerinde soğuk su deposu bulunur. Ocağın dip kısmındaki birkaç kanal, hamamın yıkanma yerinin ortasındaki göbek taşının altına kadar uzanır. Ocakta yanan odunların tesirli alev ve dumanları, bu kanallardan göbek taşının altına gider. Bu taşın altındaki karanlık yer çok ısındığından buraya cehennem denir.
Çarşı hamamları, haftanın belli günlerinde kadınlara, başka günlerde erkeklere açıktır. Çifte hamam olanlar ise birbirine bitişik iki hamam olup, biri kadınlara, diğeri erkeklere ayrılmıştır. Bu hamamlar her gün açıktır.
İstanbul'un hamamları bütün dünyaca tanınmıştır. Eski oluşu bakımından Bayezit, Çemberlitaş, Hoca Paşa, Fındıklı hamamları, Fatih'te Mehmedağa hamamı vs. vardır. Ayrıca zamanla tahribata dayanamayıp yıkılmış hamamlar da bulunuyordu. Hele meşhur konak hamamlarından hemen hiçbiri bugün kalmamıştır. Yalnız Saray hamamları (Topkapı ve Dolmabahçe), ayrı devirlerin mimarlık abidelerine örnek olarak, bugün İstanbul'u süslemektedir. Bunlardan başka, Bursa'nın tabii sıcak ve kükürtlü sularıyla meşhur kaplıca hamamları, Gönen kaplıca hamamları ve Türkiye'nin dörtbir yanında serpiştirilmiş kaplıca ve normal hamamlar da vardır.
Türk hamamlarının bir değişik tarafı da, buhar banyosu esasına dayanan Fin hamamı oluşlarıdır. Bugün dünya spor aleminde, çabuk terleyerek, çok kilo vermek için bu hamamlardan faydalanılmaktadır. Bu bakımdan Türk 
Hamamlar, uzun müddet kalmamak şartıyla, sıcak su ve sabunla yapılacak vücut temizliği için iyi bir yıkanma ve temizlenme yerleridir. Hamamda terleyen vücudun, bir bez veya süngerle ovularak yıkanması, vücutta kan dolaşımını kolaylaştırarak insana rahatlık verir.
Hamamlarda yıkananların adabı muaşeret kaidelerine uyması gerekir. Hamamda fazla kalmak, sıcaktan soğuğa, soğuktan sıcağa zaman zaman çıkmak da vücuda zararlı olabilir. Sağlık sorunlari olan kişilerin çok sıcak suda yıkanmaları tehlikelidir.

2.XII-XIII Yüzyıl Hamam Örnekleri


2.1.Hunad(Mahperi Sultan) Hamamı


Yeri ve bugünkü durumu:Hamam, Kayseri’nin merkezinde, içkaleyi çeviren ikinci sıra surun dışında ve Hunad Camiinin batısındadır.Çevresindeki zemin kotunun zamanla yükselmesi yüzünden, kısmen toprağa gömüşmüş, fakat sağlam ve faal durumdadır.
Mimarisi ve tezyinatı: Bu çifte hamam, güney-doğu, kuzey-batı istikametinde uzanan, büyükçe bir sahayı işgal etmektedir. Kuzey-doğu yani cami tarafındaki kısım erkeklere, güney-batı taraftaki daha küçük olan kısım ise  kadınlara mahsustur. Takriben 3.50x13.30 m. Ebadındaki erkekler kısmının soyunma mahalline kuzey-batı cepheye açılan basık kemerli bir kapıdan girilmektedir. Bunun önüne, yakın tarihlerde ahşap bir camekan ilave edilmiştir. Ahşap direklerin desteklediği, ahşap bir tavanla örtülmüş bulunan bu mahal kuzey-batı ve kuzey-doğu cephelerdeki dikdörtgen alt pencerelerle aydınlatılmıştır. Soyunma mahallinin güney-doğusundaki bir kapı ile 4.50x6.60 m. Ölçüsündeki soğukluğa geçilmektedir. Burası, iki baştaki yuvarlak, ortadaki kare  olmak üzere üç adet tepe ışıklığını ihtiva eden sivri biri tonozla örtülmüştür. Batı taraftaki bir kapı, 1.40x4.70 m. Ölçüsünde olan helaya geçit vermektedir. Bunu üstü, iki uçtan yarım değirmi tonozlarla desteklenen ve ortasında dairevi birışık gözü bulunan, eliptik bir kubbe ile örtülmüştür. Soğukluğun güney-batı köşesinden merkezi bir kubbenin örttüğü mekan etrafında,aksiyal olarak tertiplenmiş dört eyvan ve köşe halvetlerinden ibraret sıcaklığın kuzey-batı eyvanına girilmektedir.3.70x3.70 m. Ölçüsündeki eyvanlar, sırtlarında yuvarlak birer ışık gözü bulunan, sivri tonozlarla örtülmüşlerdir. Kuzey-batı eyvanında, sıcaklığa giriş kapısının solunda, kapı ebadında, derince bir niş  dikkati çekmektedir. Güney-doğu eyvanının gerisinde görülen 50cm. genişliğindeki pencere, hamamın güney-doğu ceğhesi boyunca uzanan, beşik tonozlu su deposuna açılmaktadır. Eyvanlar arasındaki kapılar ile girilen köşe halvetleri,takr,ben 3.70x3.80 m. Ölçüsünde olup üstleri, üçgen binginlerle duvarlara oturtulmuştur.Hamamın erkekler kısmında, cümle kapısının ampir üsluptaki basit silmeli çerçevesi kadınlar kısmında ise, soyunma mahallinden aralığa geçit veren kapının dilimli kemeri, bazı kubbelerin mukarnaslıbinginleri ile sıcaklık kubbesinin mukarnaslı etek silmesi dışında, hiçbir önemli tezyini eleman görülmemektedir.

2.2.Pervane Hamamı

Tokat Kâbe-i Mescit Mahallesi’nde bulunan bu hamamın yapım tarihi ile ilgili yeterli bilgi bulunmamaktadır. Bununla beraber Pervane Darüşşifası ile birlikte Selçuklu Veziri Muinüddin Pervane tarafından 1275 yılında yapıldığı sanılmaktadır. 
Günümüzde toprak zemininin altında kalmış olan bu hamamın kadın ve erkekler kısımlarının birbirine simetrik iki ayrı bölüm olarak yapıldığı anlaşılmaktadır. Belediye tarafından 1951’de yapılan restorasyon sonucu özelliğini tümü ile yitirmiştir. 
Günümüze gelen orijinal kalıntılarından kesme taştan yapıldığı, soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana geldiği anlaşılmaktadır[3]. 
2.3.Mustafa Ağa Hamamı
Tokat Sulu Sokak’ta, Takyeciler Camisi’nin kuzeyinde bulunan bu hamamın kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Bununla beraber yapı üslubundan Selçuklu döneminde, XIII. Yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. 
Hamam çifte hamam plan düzeninde, kadın ve erkekler bölümleri ayrı ayrı olmak üzere moloz taştan yapılmıştır. Hamam soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştir. Soyunmalık ve ılıklığın üzeri birer tuğla kubbe ile örtülüdür. 
Günümüzde onarılmış, özelliğinden büyük ölçüde uzaklaşmış olup, halen kullanılmaktadır[4].
2.4.Sultan Hamamı (Merkez) 
Tokat il merkezinde bulunan bu hamamın kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi bilinmemektedir. Restorasyonlar sonucunda orijinalliğini tümü ile yitirmiştir. Hamamın XIII. Yüzyılda Selçuklu döneminde yapıldığı sanılmaktadır. 
Kesme ve moloz taştan yapılan hamam soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştir. Bu bölümlerin üzeri tuğla kubbelerle örtülmüştür. Günümüzde halen kullanılmaktadır[5].


2.5.Bekir Çavuş Hamamı

Divriği Ulu Camiinin 100 m. Batısında yer alan hamam,Mengücekoğulları Döneminde Ahmet Şah tarafından, Darüşşifanın yakınına hayır amacıyla yapılmış ve 20.yy. başlarına kadar çalıştığı, daha sonra terk edilen hamamın giderek yıkılıp çöktüğü yazılı kaynaklardan anlaşılmaktadır.
Hamam önemli ölçüde toprak altında kalmış olup,Doğu yönde hamam hücre kubbeleri ile yol hemen hemen aynı seviyeye gelmiş durumdadır. Soyunmalığın bulunduğu Kuzey cephede de hamamın üst sevileri yaklaşık mevcut yol seviyesine yakın durumdadır.  Sadece Güneyde hamam külhanının bulunduğu kısımda mevcut yapının zeminden 1-2 m. yukarıda olduğu görülmektedir.  Çalışma başlamadan önce yapılan ilk incelemede Hamamın Külhan kısmının oldukça sağlam ve iyi korunmuş olduğu görülmüştür. Külhan kısmı hamam zemininden daha yüksek olup orta kısmı açık, iki yan kısım ise beşik tonozla örtülüdür. Açık olan orta kısımda iki kademeli bir çukur olup taş örgü olan dıştaki kısım220 cm. açıklığında ve derinliği100 cm. dir. İçteki tuğladan örülmüş kademe ise150 cm. çapında ve derinliği45 cm. dir. Bazı çukurlardan Kuzey-Güney yönde, Güney de hamam dışına açılan Kuzeyde ise hamam içine açılan63 cm. genişliğinde100 cm. yüksekliğinde kanal mevcuttur. Halvet kısmı haçvari planlı ve köşe hücreli olan hamamın özellikle Doğudaki hücrelerden sağdaki civar evlerden atılan çöp dolgusu ile, soldaki  ise toprak dolgu ile yaklaşık kubbe seviyesine kadar dolmuş durumda idi. Hamamın genel olarak  zemin kısmı toprak ve çöp altında olup duvarlarla ilgili mimari belirgin olsa bile zeminin yapısı hakkında bir fikir edinmek mümkün değildi.  Soyunmalık kısmı ise tamamen toprak altında bulunuyordu. 21-26 Nisan 2003 tarihleri arasını kapsayan ilk çalışmada hamamın içinde bulunan çöp ve toprak dolgular kaldırılmış, ılıklık bölümüne kadar hamamın içi tamamen temizlenmiştir. Çalışmalar sırasında hamamın taş direkler üzerine sal taşları döşenerek oluşturulan kanallar vasıtasıyla alttan ısıtmalı sistemle çalıştığı görülmüştür. Sıcaklık bölümünde zemin parkeleri bazı yerlerde zeminde kayma ve eğilme olmakla birlikte gayet iyi muhafaza edilmiştir. Göbek taşı kısmında göbek taşına rastlanmamıştır. Sıcaklık kısmında pis suyu tahliye amacıyla dairesel biçimde, orta kısmı hücre önlerinden dolaşan bir su toplama ve tahliye kanalı gayet açık bir şekilde ortaya çıkarılmıştır. Hücre ve yıkanma yerlerinin duvarlarında su tesisatının geçtiği boru yerleri bellidir. Ilıklık kısmında bir adet kurna ortaya çıkarılmıştır. Çalışmalar sırasında hamamın dış duvarlarının  belirlenmesi amacıyla Doğu duvarı ile hamam duvarı arasındaki toprak1 m. derinliğinde kazılarak doğu duvarı açığa çıkarılmıştır. Güney duvarı açıkta olan hamamın belirgin olmayan Kuzeybatı kesimi de temizlenerek ortaya çıkarılmıştır.Hamamın ılıklık kısmında sağdaki odanın zemini sağlam olarak ortaya çıkarılmış olup soldaki kısım çalışmadan önce çukur vaziyette bulunmaktaydı.Sürekli yağan yağmurlar nedeniyle hamamdaki temizlik çalışmalarına 26 nisan 2003 tarihinde ara verilmiştir. Daha sonra 22-25 Mayıs tarihleri arasında 4 gün süreyle temizlik çalışmasına devam edilmiş ve hamamın soyunmalık kısmı açığa çıkarılmıştır[6].

2.6.Ilgın Hamamı(Kaplıcaları)

Romalılar Zamanı

Romalılar zamanında "Tyriacum" adıyla bilinen Ilgın, Justiniandevrinde, ülkenin ünlü kaplıcaları arasındadır. Ilgın'ın eski Tiberiopolis olduğu, yakınında balığı bol bir göl bulunduğu ve sıcak su kaynaklarının çok şifali tesirlerinin görüldüğü bilinmektedir.
Bu dönemde Kaplıca, benzerlerini Yurdumuzun diğer yörelerinde de gördüğümüz Roma devri sıcak su hamamları gibi, kaynağının etrafı mermerlerle düzenlenmiş, üzeri örtülü banyo ve dinlenme yerleri bulunan bir mimari yapıya sahipti. Bu gün Kaplıca'nın yakın çevresinde gördüğümüz mimari parçalar, o devrin izlerini taşımaktadırlar.

Selçuklu Zamanı

Ilık Su, Ilgın" adıyla bilinen Kaplıca'ya, Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad'ın, aslan başlı iki mermer lüleden su akıtılan bir havuzun bulunduğu üzeri kubbeli sıcaklık ile camegah yaptırdığını biliyoruz. Bu yapıya ait, daha sonra kaybolan kitabe metni, kaynaklarda şöyle verilmektedir.
Deprem ve savaş gibi sebeplerle yıkılan hamam, 1267 yılında Sultan III. GıyaseddinKeyhüsrev zamanında, Sahip Ata Fahrettin Ali tarafından Mimar Kaluyan el-Konevi'yeinşâ ettirilmiştir. Kadınlar bölümünün giriş kapısı üzerindeki dilimli iki kemer içindeki kitabe, celisülüs hatlı ve 666/1267 tarihlidir. Evliyâ Çelebi, nikris hastalığına tutulan Sultan I. Alaeddin Keykubad’ın Ilgın kaplıcasında şifâ bulduğunu ve bu yapıyı yaptırdığını anlatmaktadır.
Sultan I. Alaeddin Keykubad zamanında soyunma ve sıcaklık kısımları bulunan yapının, daha sonra yıkılması sonucunda 1267 yılında Sahip Ata'nın, han, zaviye ve kaplıcadan oluşan bir külliye yaptığı anlaşılmaktadır.
Ünlü Türk mütefekkir(düşünür) ve Mutasavvıf Mevlana Celaleddin, hem sağlık imkânlarından faydalanmak ve hem de ılıca ve pazarları sebebiyle buraya gelen çeşitli insanlarla sohbet ederek, fikirlerini onlara açıklamak üzere, hemen her yıl yaz mevsiminde, aile ve dostlarıyla birlikte buraya gelerek bir süre istirahat ederdi.

Osmanlılar Zamanı

Osmanlı döneminde Sultan Abdülmecid zamanında kaplıca'nındahilinde mevcut kitabesinden anlaşıldığına göre yapı, Hicri 1256 (Miladi 1840) yılında, Ilgın eşrafından ve Türkmen BeylerindenHacı Numan Efendi tarafından da tekrar tamir edilmiştir. Günümüze gelinceye kadar birçok defa tamirat görmüştür.

Kaplıcanın özellikleri

İçeriğinde potasyum , sodyum, amonyum, kalsiyum, magnezyum, demir, alüminyum, klorür, nitrat, sülfat ve hidrokarbonat bulunmaktadır. Toplam mineralizasyonu : 943.13 mg/l. Ortopedik ve nörolojik hastalıklarla romatizmal hastalıkların kronik tedavilerinde rehabilitasyon amacı ile kullanılması uygundur. Sağlık Bakanlığınca tespit edilmiş tedavi özellikleri tesis bazında ayrıca verilmiştir. Anadolu Hamamları içerisinde Ilgın Kaplıcası'nın, gerek tarihi, mimari ve gerekse tıp tarihi, toplum sağlığı açısından büyük önemi vardır.

 

 

2.7.Yoncalı Kaplıcaları

  I. Alâeddin Keykubat sefere çıkarken kızı Gülümserhatunuda da yanına almış fakat nedeni bilinmeyen bir hastalıktan dolayı ve askerler arasında bir salgından korktuğu için kızını bugünkü Yoncalımızda bırakarak sefere devam etmek zorunda kalmıştır.
    Kızının yanına çok güvendiği bir askerini ve onlara sefer dönüşüne yetecek kadar erzak bırakarak ayrılmışlardır. Gülümser hatunun yanında kalan Görevli asker garip bir hadise fark etmiş, yaralı hastalıklı bir tilki her gün ikindi vakti önlerinden geçerek az ilerdeki
bir bataklığa girer biraz oyalanır daha sonrada temiz bir suda durulandıktan sonra gidermiş ve günden güne iyileşirmiş.
    Bunu gören asker aynı işlemi Gülümser hatun için yapmış ve gülümser hatun gün geçtikçe kendine gelmeye başlamış. Sefer dönüşü karşısında kızını sapasağlam gören Alâeddin Keykubat durumu öğrendikten sonra hemen oraya şimdiki tarihi hamamı ve Camii yaptırmıştır. 
                                                  BİLGİLER ÖZETLENMİŞTİR.









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder